ESNAF ve SANATKARLAR ODASI

ESNAF ve SANATKARLAR ODASI
KÜÇÜKÇEKMECE ESNAF VE SANATKARLAR ODASI

 KÜÇÜKÇEKMECE ESNAF ve SANATKARLAR ODASI 1972 yılında kurulmuş olup, KÜÇÜKÇEKMECE’nin en eski kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarındandır.

Selçuklular Dönemi ile Osmanlılar’ın Yükseliş Dönemi’nde esnaf, meslek kolları ve zaviyeler halinde örgütleniyordu. Geleneğe göre Ahi Evren, 32 mesleği birleştirmişti ve hepsinin Ahi Babası idi. Fatih Sultan Mehmet’ten yaklaşık bir, bir buçuk asır sonra “zaviye” yerine “lonca” denmeye başlandı ve bu dönemde zaviyelerin de, loncaların da birliği ortadan kalktı. Özellikle loncalar döneminden sonra her meslekten önce, debbağların Ahi Babası; öbür mesleklerin Kethüdaları, Ahi Baba ya da kethüdaların yanında, Yiğitbaşılar ve İhtiyar Heyetleri; ayrıca Çavuş, Duacı vb. görevliler vardı. Bugünkü kısa adıyla KESOD’un, Ahi Evren ile birlikte yeniden doğan Ahiliğin devamı olduğu açıktır.

Ahilik bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin, Fatih Sultan Mehmet’ten sonra imparatorluk aşamasına geçmesi ile birlikte, büyük kitlesi ile bağımsız olmaktan çıkmış, resmi olarak, büyük ölçüde devlete bağlı bir nitelik kazanmıştır. Bu büyük kitleyi daime etkileyen, görece daha küçük bir bölüm, Tasavvuf’un; Fütüvvet: Ahilik ile kardeş kolu olan Melami esnaflar ise; idamlar, takipler ile yine büyük ölçüde “Yerel Yönetimciliği”ni, devlet karşısında bağımsızlığını sürdürmüştür.

İlkin, 23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet ilanı ile açılan İttihat ve Terakki Dönemi’nde, 26 Şubat 1910 tarihinde Esnaf Cemiyetleri Talimatnamesi çıkarılarak, ‘Kethüdalar’ yerine ‘Kâhyalar’ yönetiminde “Cemiyetler” örgütlenmesine geçilmiş sonra da, 1912 yılında loncalar bir yasa ile bizde de ortadan kaldırılmıştır. Bu dönemde; kethüdalara kâhya dendi, Yiğitbaşılar da zamanla Umumi Katip adını aldı. 1908 sonrasında bu döneme yeni geçildiğinde, esnaf devletin büyük desteğini de alarak, bir bakımdan Ahiliğin parlak dönemlerinde olduğu gibi yeniden örgütlenebilmiş ve yeni iktidarda Esnaf Bakanı’na da sahip olarak, son derece önemli bir güç haline gelmiştir. Öyle ki bu güç, kısa bir süre sonra girişilen Kurtuluş Savaşı’nda kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin de mayası olmuştur. Yine bu dönemde İstanbul’da Şehremaneti (Belediye) büyük bir önem kazandığı gibi İstanbul Belediyesi “Esnaf ve Kalemi” de esnaf ve sanatkârların “devlet içinde devlet” olacak kadar önemli rol oynamasının başlıca organı olmuştur. O dönemde esnafın büyük önem kazanan bu gücünü, Trabzon ve başka şehirlerde de görmekteyiz. 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti; esnaf ve sanatkârları bu örgütlenme ve ilişki biçiminde bulmuş ve bunu; Merkezi Yönetimi güçlendirmek ve 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan, İttihat ve Terakki Fırkası’nın gücünü kırmak amacıyla hiç de olumlu karşılamamıştır. Bu olumsuz bakış, yeni dönemde uzun bir süre hükmünü yürütmüştür.

Uygulama bakımından 1925 yılında çıkarılan bir yasa ile esnaf ve sanatkârlar yerel belediyeler yerine Merkezi Hükümet’in Ticaret Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bu tarihten, 1943 yılına kadar “Esnaf Cemiyetleri” bir yandan CHP’ye bağlanmışlar, bir yandan da kendi hallerine bırakılmış, ihtiyari (isteğe bağlı) bir şekilde kurulmuş ve yönetilmişler, devletten destek görmeksizin, esnaf ve sanatkârların örgütlenmesi düşüncesinden uzak tutulmuşlardır. Fakat sonunda bu tutumun yanlışlığı anlaşılmaya başlanmış, 11 Ocak 1943 tarih ve 4355 sayılı “Ticaret ve Esnaf Odaları, Esnaf Odaları, Ticaret Borsaları Kanunu” ile Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilerek “Odalar” dönemine geçilmiştir. Bu dönemde oluşturulan Umumi Kâtiplikler çok önemliydi ve İstanbul’da, Umumi Kâtip yardımcısı görevine getirilen Kazım Yorulmaz, aynı zamanda CHP İl Umumi Kâtibi idi. Kazım Yorulmaz, “Esnaf Neleri Bilmelidir?” adlı, son derece değerli bir eser de bırakmıştır. Fakat bu odalar başlıca, gerek esnaf ve sanatkârların henüz güçlenmemiş olması, gerekse bu kesimin desteklenmesi düşüncesine de halen sıcak bakılmaması ve bu örgüt biçiminin doğru ve yeterli olmaması nedenlerinden verimli olamamışlardır.

Daha sonra da Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun temelden tavana kurucu Genel Başkanı Abdullah Caner’in Avrupa’daki örgütlenmeyi de inceleyerek giriştiği çabalar sonunda, konu hükümetçe ele alınmış; 25 Nisan 1949 tarihinde 5373 sayılı “Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu” çıkarılmış ve Türkiye’de ilk olarak “Dernekler” dönemine geçilmiştir

Bu dönemde 24 Nisan 1951 tarihinde kurulan İstanbul Esnaf Dernekleri Birliği’nin kurucu Başkanlığı Adil Vardarlı olmuş, onu başkanlıkta Ekim 1951’de Mahmut Erbil, 1952-1955’te Yusuf İncegüzel, 1957’de Abdullah Özaydın 1957-1958 döneminde Hüseyin Kiremitçi, 1958-1960 ‘ta yine Yusuf İncegüzel, aynı yıl kısa bir dönem Şeref Özenç, 1960-1962 döneminde Mecit Çetinkaya 1969-1983 döneminde Hüsnü Çınar izlemiştir. 1983’te vekâleten ve 1984 Kongresi’nde görevi aslen devralan Suat Yalkın başkan olmuştur. Öte yandan, zamanla bu yasa da yeterli görülmeyerek, ilk olarak yine Abdullah Caner tarafından başlatılan çalışmalar sonunda 4 Ağustos 1964 tarihinde, 507 sayılı “Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu” çıkarılarak yürürlüğe sokulmuştur.Bu yasada da, zamanla birçok değişiklikler yapılmış ve İstanbul Birlik Başkanı Suat Yalkın’ın Konfederasyon’da görev aldığı dönemdeki katkılarının sonunda; 17 Mayıs 1991 yürürlük tarihli 3741 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu “507 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu” dönemine geçilmiş, esnaf ve sanatkârlar kuruluşları bugünkü anlamıyla yeniden “oda” adını almıştır.